cash. Stent, damarın açık kalmasını sağlayan tel örgü şeklinde genişletilebilir metal borudur. Damar tıkanıklığı durumunda kan akışını rahatlatmak için kullanılır. Daralmış damara stent yerleştirmek için, kılavuz tel üzerinden ilerletilen bir balon kateter kullanılır. Daralmış olan bölgede balon şişirilir ve stent damar duvarına tutunur. Balon söndürülerek çıkarılır. Eriyebilen stentler hariç diğer stentler yerleştirildiği noktada daimi olarak kalır. Damardaki darlığın giderilmesi ile kalp hastalıkları riski azalmış olur. Stent takılması, cerrahi bir işlem değildir. Bu sebeple risk oranı da düşüktür. Ancak nadir de olsa kullanılan lokal anestezik veya tıbbi boya maddesine bağlı alerjik reaksiyon, böbrek işlevlerinde bozukluk, kanama ya da ani damar tıkanması sonucu kalp krizi gibi riskleri de vardır. Stent nedir?Stent işlemi neden yapılır?Stent türleriStentten önce yapılması gerekenlerStent nasıl takılır?Stent işlemi riskleri ve komplikasyonlarıStent sonrası şikayetlerStent takıldıktan sonra nelere dikkat etmeli? Stent nedir? Stent, rulo şeklinde tel bir kafestir. Genişletilebilir özelliktedir. Genellikle metal veya alaşımlardan üretilir. Damarlarda daha iyi kan akımını sağlamak için kullanılır. Stentle yapılan tedavi şekli genel olarak “stent takılması” olarak adlandırılır. Stent takılması cerrahi bir işlem değildir. Cilt üzerine küçük bir kesi açılarak, bir damar yoluyla ilerlenir ve tıkalı damarlar açılır. Anjiyografi işlemi sonrası belirlenen tıkanıklıklara balon anjiyoplasti işlemi ile damar genişletildikten sonra genellikle destek amaçlı stent de takılır. Anjiyo nedir? Nasıl yapılır, ne işe yarar? Riskleri nelerdir? Balon anjiyoplasti nedir? Anjiyoplasti daralan ya da tıkanan damarları mekanik olarak genişletme tekniğidir. Bu yöntemde damarların genişletilmesi balon kateterlerle yapılmaktadır. Koroner anjiyografi sonucunda kalp damarlarında darlık tespit edilirse, hastanın damar yapısı ve darlık özellikleri uygunsa anjiyoplasti işlemi yapılır. Anjiyoplasti işlemi balon anjiyoplasti ve stent işlemlerini kapsar. Anjiyoplasti kateteri darlığın olduğu damara ilerletilir. Kılavuz tel aracılığıyla darlığın olduğu damar bölgesine ulaşılır ve bu işlem için kullanılan bir balon darlık bölgesinde kontrollü olarak şişirilir. Darlıktaki düzelme görüldükten sonra balon söndürülerek çıkarılır, damardaki kan akımı sağlanmış olur. Stent işlemi neden yapılır? Kalp koroner, beyin serebral, böbrek renal anjiyografi gibi işlemlerin sonucunda damarlarda darlık veya tıkanıklık tespit edilirse bu durumu düzeltmek için uygun hastalarda öncelikle balon dilatasyon ile darlık olan alan açılır. Bu işlemin yapılmasına rağmen bir süre sonra damarlarda tekrar daralma olabilir. Sonrasında tekrardan darlık oluşması riskini azaltmak için stent takılması işlemi yapılır. Ayrıca balon dilatasyon işlemine bağlı damarda oluşabilecek bazı sorunları engellemek için de stent işlemi yapılır. Stent kimlere, hangi hastalıklar için takılır? İşlem genellikle kalbi besleyen damarlara koroner yapılmakla birlikte böbrek, beyin gibi organları besleyen atardamarlara da yapılabilir. Kalp damar tıkanıklığı Anjina tipik göğüs ağrısı şikayeti olan, kalp krizi geçiren veya yapılan birçok test sonucu kalp damar tıkanıklığı düşünülen hastalara anjiyografi yapılır. Anjiyografi işlemi sonucunda damarlarda darlık tespit edildiğinde uygun hastalara stent planlanır. Balonla genişletme işlemine bağlı sorun Damar duvarında çatlama, yırtılma gibi riskler vardır. Bu tür zorlukları gidermek için uygulanır. Beyni besleyen atardamarlarda tıkanıklık Felç geçiren hastalarda altta yatan sebebi araştırmak için boyundan geçip beyni besleyen damarlara ultrason yapılır. Eğer tıkanıklık tespit edilirse darlığın net oranını belirlemek için anjiyografi yapılır. Sonuçta darlığın derecesine göre stent işlemi yapılır ve beynin beslenmesi sağlanmış olur. Böbreği besleyen atardamarlarda tıkanıklık Sebebi belirlenemeyen hipertansiyonu olan kişilerin böbrek damarlarına ultrason yapılır, darlık renal arter stenozu tespit edildiğinde stendin takılması gerekebilir. Kalp yetmezliği nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavisi Stent kalp krizini önler mi? Kalbi besleyen damarlardaki tıkanıklıklara müdahale edilmemesi durumunda kalp krizi, ani ölüm, kalp yetmezliği gibi durumlar görülebilir. Stent takılarak damar tıkanıklığının giderilmesi bu durumların riskini azaltarak kalp sağlığına olumlu etki eder. Bu işlemin yaygınlaşmasıyla birlikte Bypass ameliyatı yapılması da azalmıştır. Stent türleri Çıplak metal stent İlaçsız İşlemin yapılmaya başlandığı ilk zamanlardan beri kullanılan stent türüdür. Son yıllarda genellikle krom-kobalt kaplı olanlar kullanılmaktadır. Takıldıktan sonra tekrar tıkanıklık olma ihtimali yüksek olduğu görülmüştür bu nedenle günümüzde daha nadir kullanılmaktadır. Damar çapı çok geniş veya tıkanmış alan kısa ise kullanılabilir. Stent işlemi damarda kan akışını normalleştirir İlaç salınımlı stentler İlaç salınımlı stentlerin kullanılmasıyla, belirli bir süre sonra tekrar tıkanıklık gelişme ihtimali azalmıştır. Stentler; ilaç olarak sirolimus, paklitaksel, everolimus, zotarolimus, bolimus ile kaplı şekilde olabilir. Bu ilaçlar düz kas hücrelerinin bölünmesini azaltarak tekrar tıkanıklık olma ihtimalini azaltırlar. Bu stentlerin yapısında ilacın kontrollü olarak düşük dozda salınımını sağlayan polimer yapı da vardır. Şeker hastalığı diyabet olanlarda stendin içinde tıkanıklık riski yüksek olduğu için bu stentlerin kullanılması tercih edilir. İlaç salınımlı ve eriyebilen stentler Çıplak metal stentler ve ilaçlı stentler üretildikleri materyaller nedeniyle damarda kalıcıdırlar. Takıldıktan sonra damar duvarında sürekli kalır ve bir daha çıkarılamazlar. Son yıllarda, damarın doğal yapısına tekrar dönmesi hedeflenerek vücuttan doğal yollarla uzaklaşabilen eriyen stentler üretilmeye başlamıştır. Bu stentlerde eriyebilen iskelet yapısı bulunmaktadır. İlaç salınımı ise polimer kaplama platformu tarafından yapılmaktadır. Polimer kaplama biyolojik olarak yavaş yavaş parçalanır ve 2 yıl sonra kaybolur. Ateroskleroz damar sertliği nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavisi Stentten önce yapılması gerekenler Kan sulandırıcı ilaç kullanılıyorsa işlemden önce doktora mutlaka bilgi verilip önlem alınması gerekir. Aspirin, klopidogrel gibi ilaçların işlem öncesi kullanılması önemlidir. Ancak varfarin içeren kan sulandırıcı ilaçların işlemden önce bırakılması gerekir. Yeni nesil kan sulandırıcılar olan dabigatran, rivaroksaban, apiksaban, edoksaban etken maddeli ilaçların da işlemden önce kesilerek kullanımına ara verilmelidir. Kalp ağrısı neden olur? Nerede hissedilir? Nasıl geçer? Bu nedenlerle kullanılan ilaçların hekime bildirilmesi gerekir. Bu ilaçların işlemden ne kadar önce kesilmesi gerektiği, kesilmesi durumunda ise yerine başka bir ilaç verilip verilmeyeceği hastaya göre değişkenlik gösterebilir. Kalple ilgili daha önce yapılan tetkik sonuçları, örneğin eski anjiyografi ve stent işlemine ait CD’ler hastanın yanında olmalıdır. 6-8 saat aç kalınması gereklidir. Sabah kahvaltı yapılmamalıdır. İşlem kasık bölgesinden yapılacaksa kasık bölgesi tıraşı yapılmalıdır. İşlem sonrası içmek için hastanın yanında en az 2-3 litre su bulunmalıdır. Stent için yapılması gereken testler Kalple ilgili olduğu düşünülen göğüs ağrısı, nefes darlığı, mide üst kısmı ağrısı, kolda uyuşma gibi şikayetlerle kardiyoloğa başvurulduğunda aşağıdaki muayeneler ve testler yapılır Tıbbi öykü Şikayetlerin dinlenmesi, kullanılan ilaçların sorgulanması, diğer hastalıkların ve alerji durumunun öğrenilmesi Fiziki muayene Kalp ve diğer sistemlerin uygun yöntemlerle muayene edilmesi, nabız muayenesi Laboratuvar testleri Tam kan sayımı, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, kalp enzimleri düzeyi Görüntüleme yöntemleri Elektrokardiyografi EKG, Ekokardiyografi EKO, Stres testi, Karotis vertebral ultrason Beyni besleyen damarların değerlendirilmesi Ekokardiyografi nedir? Neden ve nasıl yapılır? EKO testi ne işe yarar? Bu testler sonucunda kişide kalp damar tıkanıklığını düşündüren bulgular tespit edilirse hastaya anjiyografi işlemi yapılır. Anjiyografi işlemi sırasında kalp damarlarında darlık olup olmadığı, hangi damarlarda darlık olduğu, darlık derecesi tespit edilir ve uygunsa hastaya stent işlemi uygulanır. Stent nasıl takılır? İşlem anjiografi laboratuvarında, kardiyolog hekimler, hemşireler ve teknisyenden oluşan bir ekip tarafından yapılır. İşlemi yapılırken hasta uyanıktır. Hasta; kalp ritmini, tansiyon ve kandaki oksijen düzeyini gösteren makinelere bağlanır. İşlem kasık veya el bileği bölgesinden yapılabilir. İşlemin yapılacağı bölge iyotlu bir antiseptik solüsyon ile temizlenir, steril hale getirilir. Hastanın üzeri steril örtülerle örtülür. Kateterin gireceği bölge ilaç ile uyuşturulur. Özel bir kateter uzun, ince, içi boş bir tüp ile anjiyografi işlemindeki gibi tıkalı damarlar tespit edilir. Kateterin ucundaki balon damarın daralmış bölgesinde şişirilir. Daha sonra stent yerleştirilir. Sonrasında balonun içindeki hava indirilerek damardan çıkarılır, stent damarda bırakılır. Daralmış bölgenin uzunluğuna göre bir veya daha fazla stent gerekebilir. Haftalar içinde bu stentlerin üzeri endotel tabakası ile kaplanır ve eriyebilen stentler hariç diğer stentler damar duvarında yaşam boyu kalır. İşlem sonrası hastanın durumuna göre koroner yoğun bakım ünitesine alınabilir. Stent takma işlemi ne kadar sürer? İşlem anjiyografi yapıldıktan sonra aynı seansta veya farklı seansta gerçekleşebilir. Ayrıca stendin takılması balonla genişletme yapılarak veya bu işlem yapılmadan da yapılabilir. Bu nedenle işlem süresi değişmektedir. Ancak genellikle 30-120 dakika arasında sürer. İşlem sonrası 1 gün hastanede kalmak gereklidir. Ancak işleme bağlı sorun gelişmesi, ek işlem gerekmesi gibi durumlarda bu süre uzayabilir. Koroner arter hastalığı nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi Stent işlemi riskleri ve komplikasyonları Stent takılması cerrahi bir işlem değildir. Bypass gibi göğüs açılarak ameliyat yapılmaz. Cilt üzerine küçük bir kesi açılarak bir damar aracılığıyla işlem yapılır. Bu nedenle riskler ve işleme bağlı gelişebilecek sorunlar komplikasyonlar daha azdır. Ancak yine de vücuda yapılan her girişimsel işlem gibi stent takılmasının da bazı riskleri ve komplikasyonları mevcuttur. Bu sorunların azaltılması için yıllar içinde gelişen teknolojiyle birlikte yeni stentler geliştirilip kullanılmaktadır. Stente bağlı gelişebilecek bazı sorunlar şunlardır Lokal anestezik uyuşturucu veya kontrast maddeye işlemde kullanılan tıbbi boya maddesi karşı allerjik reaksiyon Kontrast maddeye bağlı böbrek işlevlerinde bozukluk Cerrahi girişim veya kan nakli gerektiren aşırı kanama Kalpten veya damarlardan pıhtı kopup beyne gitmesine bağlı felç Ani damar tıkanması İşlem sırasında ve işlemden sonraki ilk 24 saat içerisinde stent takılan damarda ani tıkanma olmasıdır. Bu ani tıkanma riski giderek azalmakla birlikte ilk bir aya kadar devam etmektedir. Kalp krizi Acil bypass gerekmesi Kateter giriş yerinde enfeksiyona bağlı kızarıklık, ağrı, akıntı veya abse oluşması. Atardamardaki giriş yeri kapanmayıp çevresinde kan toplanabilir, oluşan şişliğin boşaltılması gerekebilir. İşlem sırasında verilen kan sulandırıcı ilaçlara bağlı beyinde veya başka bir bölgede acil cerrahiyi gerektiren kanamalar olabilir. Stent operasyonu ölümcül olabilir mi? Stent operasyonuna bağlı ölüm oldukça nadirdir. Bu risk %1’den azdır. Hangi durumlarda stent işlemi yapılamaz? Çok küçük çapı olan damarların açılmasında Yaygın koroner damar hastalığı olduğunda İkiden fazla damarda tıkanıklık Kalbi besleyen ana damarların darlıklarında Darlık olan damarın aşırı kıvrımlı halde olması halinde stent işlemi yapılamaz. Stent sonrası şikayetler Kateter giriş yerinde kanama, şişlik, morarma, sertlik Kateter giriş yerinde kızarıklık, akıntı, sıcaklık artışı, ağrı Kateterin giriş yeri olan kol veya bacakta soğukluk, ağrı, uyuşma İdrar yapamama böbrek fonksiyonlarının bozulmasına bağlı İskemi nedir? İskemik atak neden olur? Belirtileri ve tedavisi ÖNEMLİ Stent takılıp taburcu olduktan sonra işlem yerinde kanama, şişlik, morarma, sertlik meydana gelirse, göğüs ağrısı ya da nefes darlığınız olursa, ateşiniz yükselirse, idrar miktarında belirgin azalma şikayetiniz olursa hemen bir sağlık kuruluşuna başvurunuz. Stent sonrası ödem ve halsizlik Stent işleminin yapıldığı taraftaki kol ve bacakta şişlik, ödem oluşabilir. Bunun olması normal bir durum olmayıp doktora mutlaka iletilmelidir. Kol ve bacaktaki damarların hasarlanmasına bağlı oluşan bir durumdur. Anjiyoda kullanılan kontrast maddeye bağlı böbrek yetmezliği olursa vücuttan sıvıların atılamaması nedeniyle vücutta yaygın şişlik, ödem oluşabilir. Anjiyoya bağlı aşırı kanama olursa kan kaybına bağlı halsizlik görülebilir. Stent takılan hastanın ömrü Kalp damar hastalıkları tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Bu nedenle kan sulandırıcı ilaç kullanılması, risk faktörlerinden kaçınılması, balon anjiyoplasti, stent takılması, bypass ameliyatı gibi işlemler, kalp hastalıklarını önleyerek kişinin ömrünü uzatır. Stent takıldıktan sonra hastanın kalp damarlarındaki tıkanıklık azalır. Kalbe giden kan akışı artar, kalp dokusunun beslenmesi artar. Bu da hastada olabilecek göğüs ağrısı, kalp krizi, ani ölüm gibi riskleri azaltır. Ancak stent kalp damar hastalığına neden olan faktörleri düzeltmez. Risk faktörü olan şeker hastalığı, hipertansiyon, sigara içilmesi, obezite, fiziksel inaktivite, beslenme bozuklukları gibi durumlara dikkat edilmezse tekrar kalp hastalığı gelişme riski her zaman olacaktır. Bu nedenle sadece stent takılması tek başına yeterli değildir. Hastanın kalp damar hastalıklarını önleyecek önerilere mutlaka uyması lazımdır. Balon ve stent uygulamasında başarı oranı yaklaşık olarak %95’tir. Ortalama 1 yıl içinde çıplak metal stent takılan hastaların yaklaşık %20-30’unda, ilaç salınımlı stent takılan hastaların ise %5-10’unda yeniden daralma restenoz gelişebilir. Bu durumda tekrar balon anjiyoplasti uygulanabilir veya stent içine yeni bir stent yerleştirilebilir, gerekirse koroner bypass ameliyatı yapılabilir. Stent takıldıktan sonra nelere dikkat etmeli? İşlem sonrası böbrek yetmezliği oluşmaması için bol bol su tüketin. Stent kasık bölgesinden takıldıysa en az 6 saat hareket etmeyin. İşlem kasık bölgesinden yapıldıysa bacağınızı mümkün olduğunca düz tutup bükme hareketi yapmamaya özen gösterin. Stent takıldıktan sonra kasık bölgesini zorlamamak için ıkınma hareketlerinden kaçının. Öksürme, hapşırma sırasında elle bastırarak o bölgeyi destekleyin. Merdivenden çıkmak gerekiyorsa yavaş yavaş çıkın. Yorucu hareketlerden, aşırı yük kaldırmaktan kaçının. 2-3 gün cinsel aktiviteden uzaklaşmanız gerekebilir. Doktor tarafından önerilen kan sulandırıcı ilaçları mutlaka kullanın. Doktorunuza sormadan kan sulandırıcı ilaçların kullanımına ara vermeyin. Eğer çalışıyorsanız işe ne zaman geri başlayabileceğinizi doktorunuzdan öğrenebilirsiniz. Stent ve anjiyo aynı şey midir? Stent ve anjiyo aynı şey değildir. Anjiyografi; X ışınları kullanılarak damar içi tıkanıklıkların görüntülenmesi işlemidir. Bir tanı yöntemidir. Stent ise anjiyografi işleminde tespit edilen darlık ve tıkanıklıkları düzeltmek için yapılan girişimsel bir tedavi yöntemidir. Anjiyoda darlık olan damar tespit edildikten sonra aynı seansta veya daha başka bir zamanda stent takılması işlemi yapılabilir.  Stent işlemi 2019 ortalama fiyatları Stent ücretleri SGK tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenle devlet ve üniversite hastanelerinde hasta SGK’lı ise işlem ücreti ödemesine gerek yoktur. Ancak bazı özel hastaneler SGK’lı hastalardan ücret almaktadır. Alınan ücret 2 bin TL ile 6 bin TL arasında değişebilmektedir. Eğer hastanın herhangi bir sağlık güvencesi yoksa ödemesi gereken ücret hastaneye ve stent türüne göre 9 bin-25 bin TL arasında değişmektedir. Özel sigortası olan kişiler için de sigorta şirketi tarafından ödenecek ücretler değişebilmektedir. Stent yaptıracaklara öneriler Kullandığınız ilaçları, diğer hastalıklarınızı, alerjinizin olduğu maddeleri, daha önce anjiyo, stent, bypass gibi işlemler yapılıp yapılmadığını doktorunuza söyleyin. Hangi tip stent kullanılacağına doktorunuz klinik durumunuza göre karar verecektir. Bu konularda merak ettiklerinizi doktorunuza mutlaka sorun. Onam formunu dikkatlice okuyun ve sonrasında imzalayın. Stent takıldıktan sonra yapmanız gerekenleri mutlaka öğrenin ve hazırlıklı şekilde hastaneye gidin. Bknz>>> Stent Kalbe Stent Takılması Sonrası Nelere Dikkat Etmelidir? Kalp Stenti Nedir Kalbe Stent Takılması Ne Kadar Sürer? Kalbe stent takılması cerrahi bir işlem değildir. Kol ya da kasık bölgesine uygulanan kesiden içeri girilir ve kalp damarına takılarak sonlandırılır. Hastanın özel bir durumu yoksa narkoz verilmesine gerek duyulmaz. Operasyon, yarım saat ile iki saat arasında tamamlanmaktadır. Kalbe stent takılarak, tıkanan ya da daralma gösteren koroner arterlerin kalbe temiz kanın taşınmasını sağlayan damarlar açılması sağlanabilir. Bu sayede kalbe daha fazla kan akışının olması sağlanır. Kalp Stenti Nedir? Kalp stenti operasyonları, koroner arterlerdeki daralma ya da tıkanmaların tedavisinde sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Bu uygulama ile kan akışına engel olan sorunlar giderilir ve kalbe daha fazla kan gitmesi sağlanır. Stentler, çelikten üretilir ve görünüş olarak kafese benzerler. Yerleştirildikten sonrasında damar duvarına yapışır ve damarların açık kalmasına yardımcı olur. Bu sayede kan, damarlardan rahatça geçerek kalbin beslenmesini sağlar. Stentler çelikten üretildiği için pıhtı oluşumuna sebep olabilir. Bu yüzden hastaların operasyon sonrasında Clopidogrel etken maddeli ilaç kan sulandırma özelliği bulunan bir ilaç ve aspirin kullanmaları gerekir. İlaçların düzenli kullanımı ile pıhtı riski büyük oranda azaltılmış olur. Kalbe Stent Takılması Sonrası Neler Yaşanır? Operasyondan sonraki ilk birkaç gün boyunca, kateter girişi siyaha dönük mor renkli olabilir. Bölgede fındık boyutlarında bir yumrunun oluşması, şişlik ve pembe renkli olması da tıpkı morluk oluşması gibi tamamen normal durumlardır. Uygulama bölgesinde bulunan bandaj ertesi sabah çıkarılabilir. Hasta bunu yapmakta zorlanıyorsa ilk duşunu alırken çıkarabilir. Bandaj çıkarıldıktan sonra kateter girişinde yara bandı kullanılması gerekir. Kateterin giriş yeri, gün içerisinde 1 defa sabunlu su ile yıkanmalıdır. Yıkama işlemi sırasında bölgeyi ovmaktan kaçınılmalıdır. Yıkama işlemi sonrasında bölgenin kuru ve temiz kalması gerekir. Doktorun tavsiye ettiği merhem, krem ve losyonlar düzenli olarak sürülmelidir. Stent yerleştirme operasyonu kasık bölgesinden yapıldıysa iç çamaşırları ve kıyafetler rahat olmalıdır. Kalbe Stent Takılması Sonrası Neler Yapmalı? Kalbin işlevlerini sağlıklı şekilde yerine getirebilmesi için sigara alışkanlığının bırakılması, reçete edilen ilaçların düzenli şekilde kullanılması, düzenli egzersiz yapılması ve beslenme programında uygun düzenlemelerin yapılması gerekir. Kateterin giriş kısmında kanama olmaması için ilk 3- 4 gün boyunca ıkınmamaya özen gösterilmelidir. Operasyondan sonraki ilk hafta içerisinde deniz, küvet, havuz ve jakuziye girilmemesi gerekir. Uyandıktan sonra 5 ila 10 dakika kadar odada yürüyüş yapılması tavsiye edilir. Kalp stenti takıldıktan sonraki ilk 7 gün içerisinde 10 kilodan daha ağır olan yüklerin kaldırılmaması, çekilmemesi ve itilmemesi gerekir. İlk 5 gün içerisinde koşu, bowling, tenis ve golf gibi yorucu aktivitelere katılmamak gerekir. Merdiven inerken ya da çıkarken yavaş tempoda hareket edilmesi önerilir. Stent takıldıktan sonraki ilk haftanın ardından aktivite yoğunluğu yavaş yavaş artırılmalıdır. Cinsel hayata dair merak edilen konular için hekime danışılmalıdır. Taburcu olmadan önce ilaçlar hakkında hekimizle görüşmeyi unutmayın. Stent takılmadan önce kullanılan ilaçların içilip içilmeyeceğini sormayı ihmal etmeyin. Stent yerleştirildikten sonra farklı ilaçların kullanılması önerilebilir. Bu durumda yeni ilaçları nasıl kullanacağınızı dikkatlice öğrenmeniz gerekir. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümü'nden Prof. Dr. Onur Yaprak, "Karnın sağ üst köşesinden sırta vuran ağrıya eşlik eden bulantı ve kusma gibi şikayetler safra kesesi taşının belirtisidir." ifadelerini Dr. Onur Yaprak, toplumda yaygın olarak görülen safra kesesi taşları, safrada çamur ve poliplere ilişkin yaptığı açıklamada, safra kesesinin görevinin, karaciğerin ürettiği safra sıvısını depolamak olduğunu, yemek yenmesiyle safra kesesinin kasılarak içindeki safrayı bağırsağa boşalttığını ve böylelikle yağların küçük damlacıklara ayrılarak emildiğini zamanda yağda eriyen vitaminlerin de emilimini sağladığını ifade eden Yaprak, "Safra kesesindeki safrada çözünmüş olarak bulunan bilirubin yani alyuvarların yıkım ürünü olan ve safranın rengini veren madde, safra tuzları, lesitin ve kolesterolün çökelti oluşturup katılaşmasıyla safra kesesinde taşlar oluşur. Taş şeklini almadan önceki çökelti hali ise safra çamuru olarak adlandırılır." değerlendirmesinde Dr. Yaprak, safra kesesinde taş olan her 4 kişiden 3'ünün hayatı boyunca taştan kaynaklı sorun yaşamayacağını aktararak, şunları kaydetti "Toplumun ortalama yüzde 10'unda safra kesesi taşı mevcut. Bu oran 65 yaş üstünde yüzde 35'e kadar çıkar. Daha önce hiçbir şikayet yapmamış olan taşın tesadüfen ultrasonografide saptanmasından sonra vücutta ciddi sorunlara yol açması nadirdir. Bu taşlar saptandıktan sonraki yıllar içinde ancak yüzde 15-20 hastada bir şikayete yol açar. Bu hastalarda şikayet çoğunlukla karın ağrısıdır. Kolik tarzda ağrı olarak nitelendirilen bu ağrının mekanizması, yağlı bir yemekten sonra safra kesesinin kendini boşaltmak için kasılmasına rağmen taşın çıkış kanalını tıkaması nedeniyle kesenin boşalamayıp içindeki basıncın artmasına bağlıdır. Ağrı karnın sağ üst bölgesinde olup sıklıkla sırta vurur. Bazen bulantı ve kusma ağrıya eşlik süresi genellikle yarım ila 6 saat arasında. Hastalarda ağrı dışında görülen diğer şikayetler ise midede şişkinlik hissi ve hazımsızlıktır. Bir kez şikayeti başlayan hastalarda taşa bağlı daha ciddi sorunlar olarak nitelendirdiğimiz; safra kesesi ya da pankreas iltihabı veya taşın kanala düşmesiyle oluşan sarılık ve safra kanalı iltihabı riski de artmaya başlar. Daha önce hiçbir şikayete yol açmamış safra kesesi taşlarının hastada hafif şikayetler ile ilk uyarıları vermeden doğrudan ciddi sorunlardan birine yol açması yüzde 1 gibi nadir görülen durum. Karnın sağ üst köşesinden sırta vuran ağrıya eşlik eden bulantı ve kusma gibi şikayetler safra kesesi taşının belirtisidir."Kadınlarda erkeklere göre safra kesesinde taş oluşmasının 2 kat daha fazla olduğunu belirten Yaprak, "40 yaş üstü olanlarda, obezite, diyabet, genetik faktörler, çok hızlı kilo verenler, östrojen hormonu kullananlar, hamileler, chron veya siroz hastaları, hemolitik anemisi olanlarda risk artar. Düzenli 3 öğün yemekle safra kesesinin boşalması sağlanmalı, zeytinyağı ağırlıklı beslenmeli, düzenli egzersiz yapılmalı. Haftada 100 gram fındık veya fıstık tüketenlerde, günde birkaç fincan kahve ve C vitamini takviyesi alanlarda safra kesesi taşı gelişme olasılığının azaldığı gösterilmiş." ifadelerini kesesi ameliyatı gerektiren durumlar hakkındaProf. Dr. Yaprak, sık ağrı gibi şikayetlere yol açan ya da safra kesesinde iltihap, pankreas iltihabı, sarılık gibi ciddi sorunlar olarak nitelendirilen durumlara yol açmış taşlara ameliyat önerdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü "Daha önce hiç şikayete yol açmamış ve tesadüfen saptanmış olan safra taşları olan hastalar ise olası şikayetler açısından bilinçlendirilerek ameliyat edilmeden gözlenebilir. Bu durumun istisnaları; radyolojik görüntülemede safra kesesi kanseri şüphesi bulunması porselen kese veya safra kesesi taşı olan birinin aynı zamanda hemolitik anemi dediğimiz bir çeşit kan yıkımı hastalığı olmasıdır. Safra kesesi taşının kesede kansere yol açma riski 5 yılda yüzde 0,3. Bu risk özellikle 3 cm'den büyük taşlarda veya safra kesesinin taşla dolu olmasında artar. Bu yüzden 3 cm'den büyük taşı olan kişilere de cerrahi önerilebilir."Safra kesesi poliplerinin toplumun ortalama yüzde 5'inde görüldüğünü anlatan Yaprak, "Safra kesesinin mukoza dediğimiz iç yüzeyinden gelişen milimetre ile santimetre arasındaki boylardaki tomurcuklara polip denilir. Poliplerin kendi aralarında 5 tipi vardır ve sadece adenomatöz tipte polipler kanser yapma riskine sahiptir. Neyse ki poliplerin ancak yüzde 5'i adenomatöz tiptedir. Adenomatöz tipte bir polip 1 cm'den küçük ise kanserleşme riski yüzde 6 iken, 1 cm'den büyük adenomatöz poliplerde kanser gelişme oranı yüzde 37 olarak saptanmış. Demek oluyor ki polibin tipinin adenomatöz tipte olması ve çapının 1 cm üzerinde olması safra kesesi kanseri için önemli bir risk faktörüdür." ifadelerini poliplerin 1 cm'den büyükse şikayet yapsın ya da yapmasın ameliyat önerdiklerini belirterek, "1 cm'den küçük poliplerde ciddi şikayet var ise ve şikayetin polipten kaynaklandığını düşünüyorsak ameliyat öneriyoruz. Ancak şikayet yoksa takip öneriyoruz. Yine 1 cm'den küçük olup şikayet olmasa da takiplerde büyüyen veya safra kesesi taşı ile birlikte olan poliplerde yine ameliyat önermekteyiz." değerlendirmesinde bulundu. Organ Nakli Üniversite Asker Ağrı Güncel Haberler En konjenital anomaliler safra kanalları birincil kaynağı ön bağırsağa veya lümeni yoğun safra kesesi ve safra divertikül yeniden açılması ihlal tomurcuklanma ihlaline bağlı olabilir. Karaciğer ve safra kanalları, yolk kesesine kranyal olarak yerleştirilen, primer anterior kolonun ventral duvarının böbrek benzeri büyümesinden oluşur. İki yoğun hücre filizinden, karaciğerin sağ ve sol lobları oluşur ve uzun divertikülden karaciğer ve genel safra kanalları oluşur. Safra kesesi aynı divertiküldeki daha küçük bir hücre kümesinden oluşur. Zaten intrauterin gelişimin erken safhalarında, safra kanalları geçicidir, ancak daha sonra çoğalan epitel lümenlerini kapatır. Zaman içinde, safra kesesinin yoğun rudimentinin farklı bölümlerinde eşzamanlı olarak başlayan ve yavaş yavaş tüm safra kanallarına yayılan lümenin yeniden açılması söz konusudur. 5. Haftada mesane oluşumu, genel safra kanalı ve hepatik kanallar tamamlanır ve intrauterin periyodun 3. Ayında fetal karaciğer safra salgılanmaya başlar. [1], [2], [3], [4], [5], [6], [7], [8] Safra kanallarının konjenital anomalilerinin sınıflandırılması Primer anterior bağırsak büyümesinin anomalileri Büyümenin olmaması Safra kanallarının yokluğu Safra kesesi yokluğu Ek büyüme veya büyümenin bölünmesi Ek safra kesesi Dikotiledonlu safra kesesi Ek safra kanalları Büyümeyi sola kaydırmak normalden sağa Safra kesesi sol taraflı düzenleme Yoğun bir gallstick lümen oluşumu anomalileri Safra kanallarının lümeninin oluşumunun ihlali Safra kanallarının konjenital obliterasyonu Kistik kanalın konjenital obliterasyonu Choledocha kisti Safra kesesi lümeninin oluşumunun ihlali Rudimental safra kesesi Mesanenin alt divertikülü Seröz türü "Frig kap" Bir kum saati şeklinde safra kesesi Mesane-hepatik kanalın korunması Vücudun divertikülü veya safra kesesinin serviks İntrahepatik safra kesesinin korunması Safra kesesi rudiment yer imi anomalileri Retroserous "Frig kap" Peritonun ek katları Konjenital yapışıklıklar Gezinme safra kesesi Karaciğer ve pankreatik arterlerin anomalileri Ek arterler Hepatik arterin kistik kanallara göre anormal yeri Bu konjenital anomalilerin genellikle klinik önemi yoktur. Bazen biliyer anomaliler safra kesesi, inflamasyon ve safra taşı oluşumuna neden olur. Bu, safra yolu üzerinde çalışan veya karaciğer transplantasyonu yapan radyologlar ve cerrahlar için önemlidir. Safra yolları ve karaciğerin anomalileri, kalp hastalığı, polidaktili ve polikistik böbrek hastalığı gibi diğer konjenital anomaliler ile kombine edilebilir. Safra yolları anormalliklerinin gelişimi annede örneğin kızamıkçık gibi viral enfeksiyonlarla ilişkili olabilir. [9], [10], [11], [12], [13] Safra kesesi yokluğu Bu nadir konjenital anomalinin iki tipi vardır. Tip I anomalileri, safra kesesi ve ön bağırsağın hepatik divertikülünden gelen mesane kanalının kaçışının ihlali ile ilişkilidir. Bu anomaliler genellikle biliyer sistemin diğer anomalileri ile birleştirilir. Tip II anomalileri, safra kesesinin yoğun rudimentinde bozulmuş lümen formasyonu ile ilişkilidir. Genellikle ekstrahepatik safra kanallarının atrezisi ile kombine edilirler. Bir safra kesesi sadece ilkel bir durumda bulunur. Bu anomaliler, safra yollarında konjenital atrezi belirtileri olan bebeklerde görülür. Çoğu durumda, bu çocukların başka ciddi konjenital anomalileri vardır. Yetişkinlerin genellikle başka anomalileri yoktur. Bazı durumlarda, karın veya sarılıkların sağ üst kadranda ağrı mümkündür. Safra kesesi ultrason ile tespit edilememesi bazen safra kesesi hastalığı olarak kabul edilir ve hastayı operasyona gönderir. Doktor, safra kesesinin agenezi veya ektopik lokalizasyonunun farkında olmalıdır. Tanı koymak için kolanjiyografi en önemli faktördür. Operasyon sırasında safra kesesinin görünmemesi onun yokluğunun bir kanıtı olarak hizmet edemez. Safra kesesi karaciğerin içine yerleştirilebilir, kolesistite bağlı belirgin adezyonlarda, atrofilerde saklanabilir. İntraoperatif kolanjiyografi yapılmalıdır. Çift safra kesesi Bir çift safra kesesi çok nadirdir. Karaciğer veya genel safra kanalında embriyonik gelişim olduğunda, genellikle küçük cepler oluşur. Bazen devam eder ve doğrudan karaciğer dokusundan geçebilen kendi kistik kanalına sahip ikinci bir safra kesesi oluştururlar. Cep, vesiküler kanaldan oluşturulduysa, iki safra kesesi ortak bir Y-şekilli mesane kanalına sahiptir. Bir çift safra kesesi çeşitli görüntüleme teknikleri kullanılarak tanımlanabilir. Ek organda, patolojik süreçler sıklıkla gelişir. Bir bipartit safra kesesi oldukça nadir görülen bir konjenital anomalidir. Embriyonik dönemde safra kesesinin iki katına çıkmaktadır, ancak orijinal bileşik korunur ve ortak bir mesane kanalı olan iki ayrı bağımsız mesane oluşur. Anomalinin klinik önemi yoktur. [14], [15], [16], [17], [18], [19], [20], [21], [22] Ek safra kanalları Ek safra kanalları nadirdir. Ek kanal genellikle karaciğerin doğru kısımlarına değinir ve başlangıç ile mesane kanalının birleştiği yer arasındaki aralıkta ortak hepatik kanala bağlanır. Bununla birlikte, mesane kanalına, safra kesesine veya ortak safra kanalına bağlanabilir. Mesane-hepatik kanalları, sağ ve sol hepatik kanalların lümeninin rekanalizasyonunu bozarak karaciğer parankimi ile safra kesesinin var olan fetal bağlantısının korunmasından dolayı oluşur. Safra çıkışı, doğrudan depolanmış hepatik veya genel hepatik kanala veya duodenuma akan mesane kanalı tarafından sağlanır. Kazara bandaj veya çaprazlama, striktür veya fistül gelişebileceği için, safra yolları ve karaciğer transplantasyonu üzerindeki operasyonlarda ek kanalların varlığı dikkate alınmalıdır. [23], [24], [25] Safra kesesi sol taraflı düzenleme Bu nadir anomaliyle, safra kesesi hilal ligamentinin solundaki karaciğerin sol lobunun altında yer alır. Karaciğer divertikülünden gelen rudimentin embriyonik dönemde sola göç etmesi ile oluşur. Aynı zamanda, normal bir safra kesesinin gelişimi veya gerilemesi bozulursa, sol hepatik kanaldan ikinci safra kesesinin bağımsız bir oluşumu mümkündür. İç organların transpozisyonu ile, karnın sol tarafında yer alan safra kesesi ve karaciğerin normal interpozisyonu korunur. Safra kesesinin sol taraflı düzenlemesinin klinik önemi yoktur. Sines Rokitansky Aschoff Rokitansky Aschoff sinüsler mesane lümeninde basınç artırıldı özellikle kronik kolesistit belirgindir kas tabakası içi divertikülozu içinden safra kesesi, ve gryzhepodobnye çıkıntılar mukoza vardır. Oral holetsistografii Rokitansky Aschoff sinüsler safra kesesi etrafında bir taç benzerler zaman. Katlanmış safra kesesi Safra kesesi, dipte keskin bir bükülme sonucu, sözde Frig kapağına benzeyecek şekilde deforme olur . Frig kap, eski Frigyalılar tarafından giyilen kavisli veya ön eğimli üst kısmı olan konik bir kap veya başlıktır; Buna "özgürlük sınırı" Oxford İngilizce Sözlük denir . İki çeşit anomalisi vardır. Ve vücut ile dip arasındaki viraj, retrograd bir "Frig kapağı" dır. Bunun nedeni, embriyonik fossa içindeki safra kesesinin anormal bir katının oluşmasıdır. Vücut ve huni arasındaki viraj, serpme bir "Frig kap" dır. Bunun sebebi, gelişimin ilk aşamalarında çukurun anormal eğrisidir. Safra kesesinin bükülmesi, safra kesesinin yoğun epitelyal rudimentinde lümen oluşumundaki gecikme sonucu oluşan fetal ligamentler veya rezidüel septa ile sabitlenir. Katlanmış safra kesesinin boşaltılması ihlal edilmez, bu nedenle anomalinin klinik önemi yoktur. Kolesistografinin verilerini doğru bir şekilde yorumlamak için bunu bilmelisiniz. Bir kum saati şeklinde safra kesesi. Muhtemelen, bu anormallik, muhtemelen daha serpilen bir tür "Frig kapağı" dır. Kasılma sırasında alt pozisyonun sabitliği ve safra kesesinin iki kısmı arasındaki iletişimin küçük boyutu, bunun sabit bir konjenital anomali olduğunu göstermektedir. [26], [27], [28], [29], [30], [31] Safra kesesi ve kanalların divertikülü Vücut ve boyun divertikülü, normalde embriyonik dönemde safra kesesini karaciğere bağlayan kalan vezikoüreteral kanallardan gelebilir. Alt kısmın divertikülü, safra kesesinin yoğun epitelyal rudimentinde lümenin tam olarak yeniden oluşmasıyla oluşur. Safra kesesi tabanının bulunduğu bölgede eksik bir septumu çekerken, küçük bir boşluk oluşur. Bu divertiküller nadirdir ve klinik önemi yoktur. Konjenital divertikül , kısmi perforasyonun bir sonucu olarak safra kesesi hastalıklarında gelişen psödodivertiklerden ayırt edilmelidir . Bu durumda psödodivertikul genellikle büyük bir safra taşı içerir. [32], [33], [34], [35] Safra kesesinin intrahepatik yeri Safra kesesi normal olarak intrauterin gelişimin ikinci ayında karaciğerin bir dokusu tarafından çevrelenir; Gelecekte karaciğerin dışında bir yer kaplar. Bazı olgularda safra kesesinin intrahepatik konumu devam edebilir. Safra kesesi normalden daha yüksektir ve az ya da çok bir karaciğer dokusuyla çevrelenmiştir, fakat tamamen değil. Sıklıkla kasılmaları zor olduğundan patolojik süreçler gelişir, bu da enfeksiyona ve daha sonra safra taşlarının oluşmasına katkıda bulunur. Safra kesesi konjenital spazmları Safra kesesinin konjenital spazmları çok yaygındır. Anterior mezenterik uzanırken, küçük bir bez oluşturan embriyonik gelişim sırasında oluşan periton tabakasıdır. Adezyonlar, karaciğer bükme kolona duodenuma safra kesesi üzerinden bir yanal doğrultuda safra kanalından uzanabilir veya karaciğer bile doğru lob bir açıklık delik Winslow kapatılması olası bir bezdir. Daha az belirgin değişikliklerle, sivri küçük omentumdan kistik kanaldan ve ön safra kesesine yayılır veya safra kesesinin mezenterisini oluşturur “gezen” safra kesesi. Bu yapışmaların klinik önemi yoktur. Cerrahi girişimler olduğunda, inflamatuar yapışıklıklar için alınmamalıdır. [36], [37], [38], [39], [40], [41], [42], [43] Safra kesesi ve safra kesesi bükülmesi Olguların% 4-5'inde safra kesesi onu destekleyen bir membrana sahiptir. Periton, safra kesesini çevreler ve safra kesecini karaciğerin alt yüzeyine sabitleyen bir kat veya mezenter oluşturan iki yaprak şeklinde birleşir. Bu kat, safra kesesinin karaciğerin yüzeyinin 2-3 cm altına "asılmasına" olanak tanır. Mobil safra kesesi dönebilir, bu da bükülmesine yol açar . Aynı zamanda, enfarktüsün bir sonucu olarak mesanenin kan akımı bozulur. Safra kesesi torsiyonu genellikle yağsız yaşlı kadınlarda görülür. Omentumun yaşlanan yağ tabakası azaldıkça ve karın boşluğunun ve pelvisin kaslarının tonunda bir azalma, karın boşluğunun kaudal yönde kaymasına neden olur. Mezentere sahip safra kesesi bükülebilir. Bu komplikasyon, çocuklukta da dahil olmak üzere herhangi bir şekilde gelişebilir. Torsiyon, epigastrik bölge ve sağ hipokondriyumda kalıcı bir ani güçlü ağrı ile ortaya çıkar ve arkaya doğru yayılır ve kusma ve çökme ile birlikte görülür. Genişlemiş bir safra kesesini andıran palpabl tümör benzeri formasyon, birkaç saat içinde kaybolabilir. Kolesistektomi endikedir. Eksik torsiyonun tekrarları, yukarıda tarif edilen semptomların akut atakları ile eşlik eder. Ultrason veya BT taraması yapıldığında, safra kesesi karın alt kısmında ve hatta pelvik boşluğun içinde, uzun, kavisli bir aşağı akışlı mesane kanalında yer alır. Kolesistektomi erken yaşlarda gösterilmiştir. Mesane kanalı ve kistik arterin anomalileri Olguların% 20'sinde mesane kanalı, tek bir bağ dokusu tünelinde ona paralel olmaksızın derhal ortak hepatik kanala bağlanır. Bazen ortak hepatik kanalın etrafında spiraller. Bu anomali cerrahlar için çok önemlidir. Vesiküler kanal dikkatlice ayrılıncaya ve ortak hepatik kanalla bağlantısının yeri ortaya çıkana kadar, ortak hepatik kanalın ligasyonu riski felaketle sonuçlanır. Kabarcık arteri, normlardaki gibi sağ hepatik arterden, sol karaciğerden veya hatta gastroduodenal arterden ayrılmaz. Ek vesikal arterler genellikle sağ hepatik arterden uzaklaşır. Bu durumda, cerrah da mesane atardamarını vurgulayarak uyanık olmalıdır. [44], [45], [46], [47], [48], [49] Benign biliyer striktür Benign safra kanalı striktürleri genellikle ameliyat sonrası, özellikle de laparoskopik veya "açık" kolesistektomi sonrası nadirdir. Ayrıca, primer sklerozan kolanjit, kronik pankreatit ve abdominal yaralanmalar ile karaciğer transplantasyonu sonrası gelişebilirler. Safra kanallarının darlıklarının klinik belirtileri, sepsis ve ağrı ile birlikte olabilen kolestazdır. Tanı kolanjiyografi kullanılarak yapıldı. Çoğu durumda, hastalığın nedeni klinik tabloya dayanarak oluşturulabilir. [50], [51], [52], [53], [54], [55], [56] Soru Safra kanalında tıkanma Sayın doktorum,ana safra kanalına,karaciğer üzerinde oluşan bir kitlenin başı yapması sonucu safra kanalında yapışıklık sonucu tıkanma meydana geldiğinden,ege üniversitesi girişimsel radyoloji bölümünde bir ay önce ana safra kanalına stent takıldı,o anki bilirubin seviyesi 4,99 idi yapılan stent kontrolünde,safranın akımının normal seviyede olduğu ve stenttin işlemini tam olarak yaptığını söyledi doktorumuz bir ay sonra yapılan kan tahlilinde biliburin 1,80 düştün fakat hastamızda ayak ve kollarında çok kaşıntı var idrar rengi açık,gözlerde sarılık yok denecek kadar az,bu kaşıntı ne zaman sürede geçer veya azalır, stent işlemini tam olarak yapmaya devam ettiği takdirde bilibrun seviyesi düşmeye devam edermiş kaşıntıda azalma olabilir mi?cevaplarsanız çok teşekkür bu sarılık vucuttan en seri şekilde nasıl atılabilir? Bu Soruya Doktor Cevabı Gönder

safra kanalına takilan stent ağrı yaparmı